7 Mart 2012 Çarşamba

Biz neler yapıyoruz????

Blog setinde kendimize birer tane ağaç seçtik.Sonra onlarla fotoğraf çektirip fotoğraflarımızı bloglarımıza koyduk.
Öğretmenizmiz bize aylık planlarımızı verdi.O listede bizim her ay bloglarımız için yazı yazacağımız yazıyordu.Öncelikle ekim ayı programını uyguladık.Ağaclarımızla ilgili kayıtlar hazırladık...

22 Şubat 2012 Çarşamba

ANKET'E KATIL!!!!

Okulumuzda bireysel etüt var mı?:
Okulumuzda ağaç var mı?:
Okulumuzda yüzme havuzu var mı?:
Okulumuzda kaç tane müdür bulunmakta?:
Okulumuzun spor salonunun büyümesini ister misiniz?:
Okulumuzda anaokulu var mı?:
Okulumuzun genişlemesini ister misiniz?:
Okulumuzun müdürünü seviyor musunuz?:
Okulumuzda kaç tane sınıf var?:
Okulumuzda kaç derslik var?:
Okulunuz temiz mi:
Okulumuzda kaç müzik odası var?: 
Okulumuzda kaç kantin var?:
Hangi dersi (dersleri) seviyorsunuz:
Hangi dersi (dersleri) sevmiyorsunuz.



                                                             ANKETİMİZE KATILDIĞINIZ
                                      İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ!!!



15 Şubat 2012 Çarşamba

Ağacım ve Ben Şubat Ayı




Ağaç güzeldir

Ağaç güzeldir sevgi kadar
Cıvıl cıvıl rengârenk açar
Burcu burcu o kadar güzel kokar
Ağaç güzeldir ağaç ekelim

Bir çocuk gibi yetiştir onları
Çok darlıktan kurtarır insanları
Uzak tut sen ondan hayvanları
Ağaç güzeldir ağaç ekelim

Dik kardeşim sende bir ağaç
Allahım yazar bire bin sevap
Sen bu iyiliği her sene yap
Ağaç güzeldir ağaç ekelim

Bahçemizin neşesidir ağaç
Sen bu güzelliğe kucak aç
Kötülükten fenalıktan uzak kaç
Ağaç güzeldir ağaç ekelim

Ağaç güzeldir ağaç ekelim
Kampanyaya sende katıl hemşerim
Çınar.çam.meşe fark etmez
Ağaç güzeldir ağaç ekelim

Ahmet Sanlav 


Ağaçlarla ilgili öyküler



Öykü

Yaşlı çoban sürüsünü otlatmak için yaylaya çıktığında tepeye yakın bir elma ağacının altında dinlenir ve eğer mevsimiyse, onunla konuşarak:
"Hadi bakalım evladım, derdi. Bu ihtiyarın elmasını ver artık".
Ve bir elma düşerdi, en güzelinden, en olgunundan. Yaşlı adam sedef kakmalı çakısını çıkartarak onu dilimlere ayırır ve küçük bir tas yoğurtla birlikte ekmeğine katık ettikten sonra, babasından kalan Kur'an'ını okumaya koyulurdu.

Çoban, bu ağacı yirmi yıl kadar önce diktiğinde sık sık sular, bunun için de büyükçe bir güğüme doldurduğu abdest suyundan geriye kalanı kullanırdı. Elma ağacının kökleri, belki de bu sularla kuvvet bulmuş ve kısa sürede serpilip meyve vermeye başlamıştı. Çoban o zamanlar henüz genç sayıldığından şöyle bir uzandı mı en güzel elmayı şıp diye koparırdı. Fakat aradan geçen bunca yıl içinde beli bükülüp boyu kısalmış, ağacınkiyse bir çınar gibi büyüyüp göklere yükselmişti. Ama boyu ne olursa olsun, ağaç yine de yavrusu değil miydi? Onu bir evlat sevgisiyle okşarken :
"Ver yavrum, derdi, gönder bakalım bu günkü kısmetimi."
Ve bir elma düşerdi hiç nazlanmadan, yıllar boyu hiçbir gün aksamadan.

Köylüler, uzaktan uzağa gözledikleri bu hadiseyi birbirlerine anlatıp yaşlı çobanın veli bir zât olduğunu söylerlerdi.

Yaşlı adam, ağacın altında dinlenip namazını kıldığı bir gün, yine elmasını istedi. Ancak dallar dolu olmasına rağmen nedense birşey düşmemişti. Sonra bir daha, bir daha tekrarladı isteğini. Beklediği şey bir türlü gelmiyordu. Gözyaşları, yeni doğmuş kuzuların tüylerini andıran beyaz sakalını ıslatırken, ağacın altından uzaklaşıp koyunların arasına attı kendini. Yavrusu, meyve verdiği günden bu yana ilk defa reddediyordu onu. İhtiyar çobanın beli her zamankinden fazla bükülmüş, güçsüz bacakları da vücudunu taşıyamaz olmuştu. Hayvanlarını usulca toplayıp köye doğru yöneldiğinde, aşağıdaki caminin her zamankinde daha nurlu minarelerinden yankılanan ezan sesiyle irkildi birden. Yeniden doğmuştu sanki çoban. Birşey hatırlamıştı.
Çocuklar gibi sevinerek ağacın yanına koştu ve ona şefkatle sarılırken :
"Canım" dedi, hıçkırıp ağlayarak.
"Benim güzel evladım, mis kokulum. Şu unutkan ihtiyarı üzmeden önce neden söylemedin, bu günün Ramazan'ın ilk günü olduğunu ?"

11 Ocak 2012 Çarşamba

Sayısal Verilerle Okulumuz

Handan öğretmenimiz bize bahçedeki ağaçları saymamızı istedi.Kaç tane dökülmüş ağaç olduğunu ve dökülmemiş olduğunu saymamızı istedi.Ve okulda kaç tane öğretmen olduğunu,okulda kaç derslik olduğunu ve kaç öğretmen olduğunu sormamızı istedi.Ve bizde 2 gruba ayrıldık.İlkcan,Erman,Berkem okul hakkındaki bilgileri almaya gitti.Bizde Berk,Çağrı,Arda kampüste kaç ağaç olduğunu saymaya gittik.Ve aldığımız bilgilere göre... 
Okulumuzda 190 ağaç var.
-20 tane sararmış ağaç var.
-130 tane yaprak dökmüş
-60 tanesi yaprak dökmemiş
-1170 öğrenci var
-57 derslik var.
-138 tane öğretmenimiz var.

28 Aralık 2011 Çarşamba

İnsanların Yaşamı

Merhaba sevgili ağacım.Bugün sana insanın olmanın ağaç olmaktan ne kadar farklı olduğunu anlatacağım. İnsan olmak ağaç olmaktan daha farklı.İnsanlar hareket edebiliyor.Sizin gibi olduğu yerde durmuyor.Benim sana belirttiğim gibi bir kardeşim var.Ağabey olmak değişik bir şey.İnsanlar alet kullanma becerisine sahip.İnsanlarda beyin var.İnsan birbirini sevebiliyor.İnsanlar dans edebiliyor.(Dediğim gibi hareket edebiliyor(zıplama,dans etme ,yürüyebilme,atlama) gibi)İnsanlar giysi giyiyor.
     
        İnsanlar yemek yerler .Müzik dinlerler.Ve Allah korusun ölebilirler.Bunların yanı sıra bir de aynı özelliklerimiz vardır.Mesela büyümek , su içmek gibi.Bugünlük bu kadar ağacım.Artık sen de insanlar ve ağaçlar arasında (bitkiler) olan farkı anlamışsındır.Bir daha ki yazıda görüşmek üzere.